Sahada basmadık yer bırakmadı, 90 dakika boyunca iştahı hep kabarıktı. Batalla pas atsa gol de atacaktı. Ama olmadı. Yeşil Beyazlı takıma o da yetmedi.

Türkiye'de genel olarak artık taraftar maçlara gelmiyor. Süper Lig'in durumu içler acısı. Hele hele bir de alt liglere bakın. Eskiden amatör maçlar bile bin kişinin üzerinde seyredilirken bu kadar insan nereye gitti? Futbolun popüleritesi bitti mi?

 Bursaspor’un Gaziantep önünde kolay bir maç geçiremeyeceğini herkes biliyordu. Nitekim 1 puan aldığımıza yine seviniyoruz.
Her hafta aynı sıkıntıları yazmaktan, gündeme getirmekten inanın medya bile yoruldu.
O yüzden Antep maçının olumlu yanlarına bir bakalım. Çoğul ekiyle belirttik ama tek bir iyi görüntü vardı. O da Tuncay Şanlı’ydı...
Tuncay, futbol adına güzel geçmişi olan, Milli takımda bir çok kez forma giymiş, Premier Lig’de 100’ün üstünde maç oynamış bir futbolcu. 2 yıldır futboldan uzak. Kendisini bir şekilde yeniden  kanıtlamak istiyor.

Antep maçında sahada basmadık yer bırakmadı. Çılgın gibi koşuyor, hırsla savaşıyor...
Ne için?

Forması için, kazanmak için, daha doğrusu futbol için...
Taraftarın gönlünü fethetmek çok zor değil. Sadece futbolunla ilgilen, kazanmak için canını dişine tak. Sonunda 5-0 yenilsen de o taraftar seni alkışlar. Tuncay Şanlı bunu yaptı ve her pozisyonunda taraftardan alkış topladı.
Bunu sahaya yansıtan bir diğer ismi, Carson’ı da unutmamak lazım...
Eskiden bildiğiniz gibi bu işi ‘Bursaspor takımı’ çok iyi başarıyordu. Maç sonunda skor-board’da ne yazarsa yazsın futbolcular tüm statı dolaşıyordu.
Ama cümlenin başında dediğimiz gibi, eskidendi...

Desteğe ihtiyacı var
Tuncay Şanlı’ya sergilediği mücadeleden, formanın hakkını vermesinden dolayı ‘Helal olsun’ diyoruz. Yeni transferlerden konu açılmışken Forsell’e de değinmeden geçemeyiz.
Biz bu futbolcuyu neden transfer ettik? İnanın bunu kimse bilmiyor.
Forsell bile bilmiyor.
Gaziantep maçındaki hali de onu gösteriyor. Giyim kuşamına büyük özen gösteren genç futbolcuyu, daha önceden görmesem “Aaa maça turist gelmiş” deyip haber yapardık.
Bursaspor, Finlandiyalı futbolcudan nasıl yararlanmayı düşünüyor tam bir soru işareti.
Forsell’in Türkiye’ye, Bursa’ya, Bursaspor’a karşı büyük bir uyum sorunu var. Desteğe ihtiyacı olduğu bir gerçek.
Ama verecek kimse var mı?
Yok!
O da bir gerçek.

Ne günlerdi o günler
Türk futbolu iyice digitalleşti. Sanki Play-Station oynuyoruz.
Kimse evinden çıkmıyor.
Stata gitmiyor.
O kadar yavan, o kadar amatörce maçlar seyrediyoruz ki taraftarlar da haklı. Eskiden maç olduğu zaman hayat dururdu. Hangi maç olursa olsun. Kahvehaneler tıklım tıklım, statlar dolmuş taşmış. Maçlar kaçta başlıyorsa taraftar 3 saat öncesinde tribündeki yerini alırdı.” Kapılar neden erken açılmıyor” diye arbede bile çıkardı.
Statlarda, kahvehanelerde küçük çocukların asli görevi vardı.
Yer tutmak.
Saatler öncesinden koltuklara, kilimler atılır, gazeteler serilirdi.
Açıkçası o günlerin değerini bilemedik.
İçten içe futbolun içi oyuldu ve bu hale geldi.
Ligde futbol kalitesi o kadar düştü ki bileti bedava verseler maça gitmeyecek binlerce insanlar var.Bu durum en çok karaborsacıları vurmuştur her halde.

Gülelim mi? ağlayalım mı?
Orduspor ve Kasımpaşa başta olmak üzere Karabük, Eskişehir, Antalya, Gençlerbirliği bu haftanın galip gelenleriydi.
Galatasaray sezonun ilk mağlubiyetini aldı. Hem de eski kramponlarının ayağından.
Son olarak kulağımıza şöyle bir şey geldi. Ancak çok ihtimal vermesek de paylaşmak da yarar var. Akhisar Belediyespor yokluklar ve imkansızlıklar içinde Süper Lig’de mücadele etmekten memnun değilmiş. Bu yüzden de hiç bir sonuca üzülen ne yönetim kurulu, ne de taraftar varmış.
İlginç geldi açıkçası.
Son derece tuhaf. Geçen sezon da “Süper Lig’e çıkmak istemiyorlar, şansa yükseldiler” diye dedikodular olmuştu.
Sadece Türkiye’de yaşanacak olaylardan bir tanesi daha.
Görüldüğü gibi Türk futbolunun son halini özetlemek çok da zor değil.
Dün heykeli dikilen, bugün de kadro dışı bırakılan futbolcuların ve kulüplerin olduğu bir futbol ülkesinden bahsediyoruz çünkü.

BARIŞ YALIM